22 Kasım 2014 Cumartesi

Metin Altıok şiirlerinden oluşan "Anka" albümü hakkında - 14 Nisan 2014

Zeynep Altıok’un “tamamı dostlukla yapıldı” dediği 2 CD’lik albümde Metin Altıok şiirlerinden bestelenmiş yirmiyi aşkın yeni şarkı yer alıyor. 

‘Anka’yla kanatlanan şiirler

“Ömrümce kendimi hep sözde buldum.
Söz cehennemdi, yanıp kavruldum.
Yeniden doğdum kendi külümden.
Ben Anka’ydım, konuşuldum.”

Bu şiir 1992 yılında Sivas katliamında yitirdiğimiz Metin Altıok’un. Altıok dizelerinde, bir kâhin gibi sonunu açıklarken sözün/sanatın yangınlara yenik düşmeyeceğini de müjdeliyor. 
Ay sonunda yayımlanacak “Anka” isimli albüm de bu müjdeyi köşe bucağa taşıyacak. Kızı Zeynep Altıok Akatlı’nın hazırladığı iki CD’lik çalışmada, Metin Altıok’un şiirlerinden bestelenen yirmiyi aşkın yeni şarkı yer alıyor.

Zeynep Altıok, babasının kaybına neden olan büyük utancın unutulmaması için mücadele verirken, onu eserleriyle yaşatmayı da önemsediğini söylüyor. Albümün ise “gönül birliğiyle” oluşmasına özen gösterdiğini belirtiyor:
“Tamamı dostlukla yapıldı. Tek dileğim siparişle değil de, gönül işi, aile işi olarak hazırlanmasıydı. Aynı yöne baktığımız, aynı duyguları hissettiğimiz insanlarla... Babamın iyiliğinin de bize yardımcı olduğuna inanıyorum.”

Bu albümle Altıok’un şiirlerinin yeniden konuşulmasına aracı olan dostlar arasında kimler yok ki? 
Çiğdem Erken’in bestelediği üç şiirden, “Eski Baharat Yollarında”yı Demet Sağıroğlu,  “Ormanların Gümbürtüsünden”i Zuhal Olcay seslendirmiş. “Havı Dökülmüş Sevincin” bestesini ise Erken, Umay Umay ve Birsen Tezer’le birlikte yorumlamış.
Candan Erçetin “Tamah”la, Mazlum Çimen “Kuşlu Gazel”le, Grup Gündoğarken “Geriye Kalan”la, Vedat Sakman “Yol Şarkısı”yla,  Hilmi Yarayıcı da “Hançerin Sapı”yla albüme katkı koyan isimlerden.

Başından bu yana en büyük emek ise Zeynep Altıok’un her fırsatta adını andığı Fazıl Say’ın. Say’ın “Metin Altıok Oratoryosu”ndan “Bu Kekre Dünyada” ile “Düşerim” şarkılarını albümde Serenad Bağcan söylüyor. 

Zeynep Altıok “Anka”ya, babasının duyguları, fikirleriyle birlikte geçmişinin de yansımasını istemiş. “Kimliksiz Ölüler” şiiri bu geçmişin hüzünlü anılarından biri. 
“Babam, 1980-89 yılları arasında Bingöl’de felsefe öğretmeni olarak görev yaptı. Bölgenin en sıcak, en zor yıllarında” diye anlatmaya başlıyor Zeynep Altıok:
“O dönemde, öldürülmüş iki genç gerillanın cesedi köy meydanında sergileniyor. Bir kadın, diğeri delikanlı. Kadını öldürdükten sonra çırılçıplak soymuş, teşhir ediyorlar. Babam bundan çok yaralanıyor, derin bir üzüntüye kapılıyor. Hatta bir süre Elazığ Devlet Hastanesi’nde tedavi görmek zorunda kalıyor. Ardından ‘Kimliksiz Ölüler’ diye beş ayrı şiir yazıyor. Ben bu albümü hazırladığım vakit, anadili konusunun bu kadar gündemde olduğu, kimlikli çocuk ölülerini gördüğümüz günlerde, Kürtçenin de içinde yer bulmasını istedim.”

Bu istek, şiirin bir bölümünü Kardeş Türküler’in Zazaca, bir diğer bölümünü ise Diyarbakırlı sanatçı Mırady’nin Kırmançice seslendirmesiyle gerçekleşmiş.

Zeynep Altıok, albümle ilgili asıl dileğini ise şu sözlerle açıklıyor:
“Bu kötü günlerden beraber olunarak, paylaşılarak çıkılabileceğine inanıyorum. Bu albümün de benimle aynı duyguları yaşayan insanlar için birleştirici olduğuna inanıyorum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder