22 Kasım 2014 Cumartesi

6. Yayıncılık Kurultayı - MEB sansür bakanlığı - 15 Mayıs 2014

“İşin Türkçesi, en büyük eğitim yayıncısı MEB, başka büyük yok” 

‘MEB sansür bakanlığı’

Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından İstanbul’da düzenlenen 6. Yayıncılık Kurultayı’nda önce çıkan sorunların birincisi, Türkiye’de çocuk ve eğitim yayıncılığının durumuydu. Kurultayın sansür, eğitim yayıncılığı ve yayıncılığa devlet desteği gibi neredeyse tüm oturumlarında değinilen konu iki eksende tartışıldı.
İlki, eğitim yayıncılığı sektöründe Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) tekel haline gelmesiydi. İkincisi ise bakanlığın yayınlarındaki sansürdü.
“Eğitim Yayıncılığının Geleceği” oturumunda, Eğitim Yayıncıları Meslek Birliği Başkanı Celal Musaoğlu, ülkemizde 2013 yılında satılan+dağıtılan 300 milyon kitabın yaklaşık 110 milyonunun MEB’e ait olduğunu söyledi. MEB’in okulöncesi ve kolejlere de ücretsiz kitap dağıtmaya başladığına dikkat çeken Musaoğlu, bu nedenle 2006 yılında 176 olan eğitim yayıncısı sayısının 2014’e gelindiğinde 92’ye düştüğünü kaydetti. Musaoğlu’nun “İşin Türkçesi en büyük eğitim yayıncısı MEB, başka büyük yok” sözü durumu özetliyordu.

FATİH projesi...
Meslek birliği başkanının değindiği diğer konu FATİH projesine içerik sağlayan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) idi. “Fatih Projesi gibi devasa mali tablosu olan bir yatırımda içeriğe ayrılan pay maalesef yok görünmektedir” diyen Musaoğlu, EBA’nın içeriğinin tamamının bağışlardan oluştuğunu söyledi.
Oturumda, bakanlığı temsil eden MEB Eğitim Yayınları ve İçerik Yönetimi Daire Başkanı Dinçer Ateş bu bilgiyi doğruladı. Ateş, EBA’ya içerik bağışlamak isteyen çok sayıda kurum olduğunu anlatırken Google, Microsoft gibi dünya devlerini andı ve FATİH projesinde olmak bu kurumlara prestij kazandırdığı için bedel istemediklerini ifade etti! Ateş yayıncılara, “Verilen bağışları almayalım mı” diye sordu.
Kurultayın “Yayıncılığa Devletin Desteği” oturumunun konuğu Oxford University Press’in Ortadoğu ve Ortaasya sorumlusu Kenan Barut’un aktardıkları ise tartışmaya farklı bir açı kazandırdı.
Oxford University Press olarak EBA’ya içerik verdiklerini söyleyen Barut, ABD ve Avrupa ülkelerinde sundukları içeriğin öğrenme ilkeleri açısından denetlendiğini, Türkiye’de ise içeriğin işlevselliğinin test edilmediğini söyledi.
“Türkiye’nin en büyük ve ‘en hızlı!’ yayınevi MEB” diyen Barut’un, EBA’ya verdikleri içeriğin kendilerinden “pilot uygulama süresince ücretsiz” alındığını, ancak bu sürenin ne kadar olduğunu bilmediklerini söylemesi de dikkat çekti. Barut’a, izleyiciler arasından “Süre 20 yılmış” karşılığının gelmesi gülüşmelere neden oldu.

Öpüşmek yasak!
Kurultayın ilk oturumunun başlığının “Kitapta Sansür, Otosansür/Fiili Sansür” olması, zaten ülkedeki yayıncılığın geldiği yerle ilgili yeterince açık bir fikir veriyordu ve bu oturumda elbette MEB’in uyguladığı sansür de konuşuldu. Oturumun moderatörü, Günışığı Kitapları’nın yayın yönetmeni Mine Soysal, “En büyük devlet örgütü MEB’dir ve bu, sansür bakanlığı olarak çalışır” dedi ve ekledi: “İdeolojik sansür devlet okullarında birincil mekanizma olarak işliyor.”
“100 Temel Eser”i de gençlerin edebiyata yakınlaşmasını engelleyen bir sansür uygulaması olarak değerlendiren Soysal, sözlerini “Bu yüzden bize çok iş düşüyor” diye bitirdi.
Aynı oturumun konuşmacısı, yazar Sibel Oral’ın 15 sayfalık sansür listesinden aktardığı bilgiler Soysal’ın sözlerini tamamladı. Çünkü MEB, okullara ücretsiz olarak dağıttığı kitaplarda geçen yıl Cahit Külebi’nin “Hikâye” şiirindeki “Bu yüzden dudaklarım çatlaktır/ Öp biraz” dizelerindeki “öp biraz”ı, Edip Cansever’in “Masa da Masaymış ha” şiirindeki “Bir bira içmek istiyordu kaç gündür / Masaya biranın dökülüşünü koydu” dizelerini ve daha nicelerini sansürlemişti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder