22 Kasım 2014 Cumartesi

TÜSAK, Truva atı - 2 Şubat 2014

"Sanat Yönetiminde Yeni Arayışlar - Sanat Konseyi Modeli” konferansı

‘TÜSAK, Truva atı’

Devlet Tiyatroları (DT) ile Devlet Opera ve Balesi’ni (DOB) lağvedecek Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) yasa tasarısı ve İngiliz modelinin tartışıldığı “Sanat Yönetiminde Yeni Arayışlar - Sanat Konseyi Modeli” konferansı, sanat alanında faaliyet gösteren STK’lerin tasarıya ilişkin yoğun eleştirilerine sahne oldu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları ve Yönetimi Araştırma Merkezi ile British Council işbirliğiyle santralistanbul’da düzenlenen konferansa katılan pek çok STK yöneticisi ve sanatçı, konferans süresince yasa tasarısını ve toplantıya katılan Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül üzerinden bakanlığı eleştirdi.
Etkinliğin açılış konuşmaları yapılırken, Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği üyeleri protesto gösterisi gerçekleştirdi; sanatçılar, üzerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Devlet artık tiyatro sahnesinden çekiliyor”, “Destek gerekirse biz istediğimiz oyunlara sponsor oluruz” sözlerinin yer aldığı pankartlar açtı. Dernek başkanı Mehmet Ege de yine Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde baleyi “belden aşağı sanat” olarak yorumladığı konuşmasını aktararak, TÜSAK tasarısının bu zihniyetle kapalı kapılar ardından yapıldığını söyledi.
Konferansın ilk oturumunda “İngiliz modeli” tartışılırken, ikinci oturumda Radikal Gazetesinden Cem Erciyes ile Andante Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali de eleştirilerin sözcüsü oldu.
Erciyes konuşmasını tiyatrocuların görüşlerine ayırdı ve Orhan Alkaya’nın “TÜSAK’ın sanatı politik müdahaleye açık hale getireceği” görüşünü aktardı. Alkaya, ödeneklerin nereden geleceğini soruyor ve Başbakan’ın vereceği ödeneğin denetime tabi tutulamayacağını düşünüyordu.
TODER üyesi Akif Yeşilkaya ise TÜSAK’la ilgili olarak “Mesele repertuvarı belirleyecek bir yapı kurmak. Çünkü mevcut yapıda repertuvara müdahale edilemiyor. Genel ahlak ilkesi ise belirsiz bir tehdit gibi” görüşündeydi.
Erciyes’in aktardığına göre, bağımsız tiyatro toplulukları da TÜSAK’a tepkili. Ve Diğer Şeyler Topluluğu’ndan Yeşim Özsoy Gülan, TÜSAK taslağının birilerini tasfiye etmek, birilerine rant sağlamak için kurulacağını söylüyor ve “TÜSAK bir Truva atıdır” diyordu.
Serhan Bali ise opera ve balenin tarihini anlatarak başladığı konuşmasını “Türkiye’de sanat dallarının Atatürk ve İnönü döneminden sonra devrimci ruhunu kaybettiğini” söyleyerek sürdürdü. “Cumhuriyetle başlayan kültürel kırılma sonucunda oluşan iki kutbun temel mücadele alanlarından birinin sanat olduğu” tespitini yapan Bali, TÜSAK ile sanatın ve sanattan sağlanan kaynağın el değiştireceğini belirtti.
Oturumların ardından yapılan tartışma bölümünde taslağın kendilerinden habersiz hazırlanmasından rahatsızlık duyan STK temsilcileri tek tek söz alarak eleştirilerini iletti.
***
Yücel Erten (Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü)
‘TÜSAK rant sarmalı’
İktidar ne derse doğru der zihniyetiyle malul bir ucube doğmak üzeredir. Cumhuriyetin gözbebeği kurumların kapatılması yağmacılık ve yıkıcılıktır. Başbakan tarafından atanan 11 kişilik kurul ne kadar özerkse TÜSAK da o kadar tutarlı ve demokrattır. TÜSAK tasarısı Türkiye’de sanatı kamusal alandan kovmayı ve projeler üzerinden özel girişime terk etmeyi amaçlayan bir tuzaktır.
Sanat SİT alanı değil ki derecesini değiştirip yerine AVM dikin. Sanat kurumunda repertuvar yapmak yaman bir iştir, emirle 3 çocuk yapmaya benzemez. Bir eserin provalarını yapmak savcıya emirle dosyadan el çektirmeye benzemez. Bir eserin sahnelenişi tornadan çıkma TOKİ ürünü değildir. Bir dans yapıtı, dansçıların hayata kanat taktıkları sanat ürünüdür. Hologramla boy göstermeye benzemez.
***
Tamer Levent (TOBAV Başkanı):
‘TÜSAK, Başbakan’ın emri’
Sanatta bütün kararları Başbakan verecekse konseyi niye kuruyorlar? Her şey 2012’de Başbakan’ın konuşmasıyla başladı. Başbakan özelleştireceğim dedi, sanatçılara jakoben dedi. Ne yapılmasını istediğini açıkça söyledi. TÜSAK tasarısı “Başbakan’ın söylediğine nasıl uydururuz” diye yapılmış bir düzenleme.
***
Yavuz Demirkaya (Kültür Sanat Sen Başkanı):
‘Sanatı ticarileştiriyor'
Bu yasa taslağı sanatı ticarileştiriyor, oysa sanatta kâr amacı güdülmez. İstihdam bizim için olmazsa olmaz kuraldır. Yıllardır çıkarılması engellenen tüzükler var. Güzel Sanatlar Yasası yok. Şimdi bunları tartışmak, var olan hedefleri yapmak yerine neden TÜSAK sunuluyor? Özerklikten söz ediliyor. TÜBİTAK özerkti, Bilim ve Teknik dergisinde Darwin dosyası nedeniyle olanları biliyoruz.

****
Nihat Gül (Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı):
‘Şubatta Çalıştay düzenlenecek'
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül, konferansı başından sonuna kadar izledi. Açılış konuşmasında devletin son 6 yılda tiyatro ve sinemaya verdiği desteği rakamlarla anlatan Gül, desteğin büyümesi, diğer sanat dallarına da ulaşması ve herkesin sanata erişiminin sağlanması için TÜSAK’ın gerekli olduğunu söyledi.
İddia edilenin aksine TÜSAK yasa tasarısı taslağının kapalı kapılar ardından hazırlanmadığını belirten Gül, İngiliz Sanat Komisyonu modelini de örnek almadıklarını, bağımsız bir çalışma yürüttüklerini aktardı.
Gül, tüm eleştirilerin yanıtının taslağın içinde olduğunu söyledi. Örneğin, kurumlardaki kişilerin değil ancak kurumların korunacağını, merkezde TÜSAK olmak üzere 81 ilde 133 sanat komisyonu kurulacağını ve taslağın opera, bale, senfoni orkestraları gibi büyük bütçeli projeleri yüzde yüze kadar destekleme imkanı verdiğini belirtti.
Gül, şubat ayının 3. haftasında bir çalıştay düzenleneceğini ve orada konunun dernekler, vakıflar vb kurumlarla görüşüleceğini söyledi.

*****
Taslağı kim hazırladı?
Konferans boyunca tartışılan konulardan bir diğeri de sözü edilen taslağı kimin hazırladığıydı. Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül’ün, “kapalı kapılar arasında yapmadıklarını” anlatırken “DT ve DOB’daki yönetici arkadaşlarla birlikte hazırladık” demesi ve DOB Genel Müdürü Rengim Gökmen ile eski DT Genel Müdürü Lemi Bilgin’in isimlerini vermesi tartışmayı büyüttü. Ancak Gül, daha sonra sözünü “Kurumsal çalışma yaptık, onlarla hazırlamadık” diyerek değiştirdi.
Öte yandan, konferansta konuşmacı olan İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Serhan Ada, taslağı hazırlayan ekipte olduğunu ifade etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder